Sol Dik Masa üstü
Sağ Dik Masa Üstü

“Bugün Bensu... Yarın başka canlar yanmasın”

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
“Bugün Bensu... Yarın başka canlar yanmasın”
Kuzeninin eski eşi tarafından silahla göğsünden tek el ateş edilip, vurularak öldürülen 23 yaşındaki Bensu Narlı'nın bugün doğum günüydü. Bensu'nun doğum gününde Güllük’te basın açıklaması yapıldı.

12 Mart tarihinde Burgaz Mahallesi'nde annesinin evinde Serhat K. tarafından silah ile göğsünden tek el ateş edilerek öldürülen Bensu Narlı’nun bugün doğum günüydü.
18 Mart 1998 tarihinde gözlerini hayata açan ve geçtiğimiz günlerde canice katledilen Bensu için bugün Güllük’te Milas Kadın Dayanışma, Milas Cumhuriyet Kadınları Derneği, Bodrum Demokrasi Grupları, Menteşe Kadın Platformu, Muğla Tabip Odası, Muğla Sağlık Emekçileri Sendikası, Muğla Eğitim Sen Kadın Meclisi, Milas Kent Konseyi, Milas Anatolie Kadın Kooperatifi, Tüm BEL-SEN Muğla Şubesi ve Atatürkçü Düşünce Derneği tarafından ortak basın açıklaması yapıldı.

 

CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka, CHP Muğla Milletvekili Burak Erbay, CHP Parti Meclis Üyesi Gizem Özcan, CHP Muğla İl Başkanı Adem Zeybekoğlu, Milas Belediye Başkanı Vekili Cüneyt İlter, Başkan Yardımcısı Gülşen Gökçe, kadın kolları üyelerinin de katılımıyla gerçekleşen basın açıklaması öncesinde Bensu Narlı’nın fotoğrafının bulunduğu masaya karanfiller bırakıldı.
Karanfillerin bırakılmasının ardından ortak basın açıklaması Ayşe Güzide Çereren tarafından okundu. Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
ÖLMEK İSTEMİYORUZ, BİZLER YAŞAMAK İSTİYORUZ!
“Her gün bu ülkede kadınlar öldürülüyor. Her gün hayat, çalınan bir kız kardeşimizin dövizini tutuyor, adını haykırıyoruz. Canımız yanıyor, öfkemiz ve İsyanımız artıyor. Yeter diyoruz... Artık yeter... Katledilen kadınlar isyanımızdır. Biz kadınlar bir kişi daha eksilmek istemiyoruz dedikçe evde, sokakta, işte her yerde herkesin gözü önünde erkekler tarafından acımasızca öldürülüyoruz. Bu bir katliamdır. Bir daha Özgecan'lar, Şule Çet'ler, Pınar Gültekin’ler olmasın diye meydanlardayız. Bu suça ortak olmayın. Şiddete ve suça sessiz kalmayın demek için buradayız.
Siyasilerin; "Kadın mıdır, kız mıdır bilemem? Kadın-erkek eşit olmaz, fıtrata ters, anası tecavüze uğruyorsa neden çocuk ölsün, anası ölsün, kızlar okuyunca erkekler evlenecek kız bulamıyor, çalışan kadın fuhuşa hazırlık yapar, 6 yaşındaki çocukla evlenebilirsiniz, kadın iffetli olacak, herkesin içinde kahkaha atmayacak" gibi kadını ötekileştiren, aşağılayan, yok sayan söylemleri yıllardır artarak devam ediyor. Her an kadın düşmanı politika ve uygulamalarla mücadele ediyoruz, etmeye de devam edeceğiz. Ölmek istemiyoruz, bizler yaşamak istiyoruz! En birincil hakkımız olan yaşam hakkımızı, kadın düşmanı ve cinsiyetçi uygulamalarla kimsenin elimizden almasına müsaade etmeyeceğiz.

Devletin asli görevi yurttaşların can güvenliğini korumak ve yaşam hakkını savunmaktır. Başta kadınları ve çocukları olmak üzere şiddete uğrayan herkesi koruyan İstanbul Sözleşmesi'nin kaldırılmasının istenmesine yönelik din sömürüsü yapan bazı tarikatların sözlü saldırılarını devlet yetkililerinin durdurmak yerine onları savunur şekildeki tutumları ve gündemlerine dahil etmeleri kabul edilemez.
Aslında ülkemizde kadını koruyan, şiddeti engelleyen yeterli düzeyde yasalar var ve bunlar uygulandığında emin olun etkisi görülecektir. Ancak uygulanmıyor. Uygulanmadığı gibi yaratılan kaos ve şiddet üzerinden korku salınarak kadınlar susturulmaya çalışılmakta ve adeta idam gibi insanlık dışı uygulamalar doğru çözümmüş gibi topluma dayatılmaktadır. Biz kadınlar sözde insan hakları eylem planlarını ve idam dayatmalarını değil; yasaları uygulayarak hak ve hukuk sistemi işletilsin diyoruz.

Mevcut yasalar işlemediği gibi, gazeteler ve gerici zihniyetlerin İstanbul Sözleşmesine saldırılar, da bitmek bilmiyor. İstanbul Sözleşmesi'nin açıp okuyun. Gelenekmiş. Soruyorum onlara... Yaşatan yasalar size yanlış geliyorsa, geleneklerinize aykırıysa; tecavüz-istismar-cinayet mi size doğru geliyor? Ölümü ve nefreti mi savunuyorsunuz? Dini ve insanların duyguların, istismar ederek ülkeyi daha da karanlığa sürüklemenize biz kadınlar izin vermeyeceğiz. Biliyoruz ki eşitlikçi, çoğulcu, şeffaf, demokratik, yönetimler olmadan ne kadın ne toplum ne de ülke kurtulur. Bu nedenle ülkemizde kadını eşit ve özgür bireyler olarak gören erkek adalet değil, gerçek adaletin biran önce uygulanması demokratik ve eşit laik yönetim biçimlerinin hayata geçmesi kadın bedeni üzerindeki tüm söz ve karar haklarının;
Şiddet; baskıcı-otoriter-ataerkil zihniyetle sistemli ve organize bir şekilde uygulanmaktadır. Bu kendini bilmez bir erkeğin alkol almasıyla, sapık-psikopat olmasıyla, fevri davranmasıyla, tahrik edilmesiyle tek başına yaptığı bir suç değildir; bu bir organize suçtur. Her yer şiddet mahalli... Biz kadınlar, dayanışma ile hiç bir kadının, çocuğun şiddet karşısında yalnız kalmaması için elimizden geleni yapıyoruz, yapmaya devam edeceğiz. Hiç bir suçun cezasız kalmaması, saldırganların elini kolunu sallayarak, bir başkasının canını yakmaması için örgütlü bir şekilde mücadelemizi sürdüreceğiz. Birçok defa gördük ki özellikle biz kadın örgütlerinden ve sosyal medyada tepki oluşmadıkça, saldırganlar ifadeleri alınır alınmaz ya da mahkemelerde erkek adalet tarafından "tahrik", "iyi hal" adı altında indirimlerle serbest bırakılmakta, adeta şiddet teşvik edilmekte, kışkırtılmaktadır.
Taleplerimiz:
Muğla, kadına yönelik şiddette ülke genelinde ilk beş il arasında yer alıyor. Bir senede 12 kadın öldürüldü. Daha geçtiğimiz günlerde Pınar Gültekin Ula'da kan donduracak şekilde katledildi. Elif Gültekin Milas'ta işlettiği büfesinde saldırıya uğradı. 83 yaşındaki bir kadın kapısının önünde tecavüze uğradı, ölümden döndü. Bugün Bensu... Yarın başka canlar yanmasın. Başka hayatlar solmasın. Bu nedenle ülkeyi yönetenlerin olduğu gibi; yerel yönetimlerin de kadına yönelik şiddeti önlemekle yükümlü ve sorumlu olduğunu hatırlatmak istiyoruz. Muğla'nın her ilçesinde kadın danışma merkezleri faaliyete geçirilsin. Kadın sığınakları açılsın. Muğla'nın her ilçesinde cinsel taciz ve saldırıya karşı destek birim/ merkezleri kurulsun. Muğla'nın her ilçesinde 7/24 faaliyet gösteren alo şiddet hattı kurulsun. Muğla'da yaşayan biz kadınlar devlet yetkililerinden olduğu gibi kendi yerel yönetimlerimizden bunları isteme hakkını kendimizde görüyoruz.
İstanbul Sözleşmesi’nin tartışılmasına son verin, Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair 6284 sayılı kanunu, ILO 190 sayılı Şiddet ve Taciz Sözleşmesi ile Kadına Karşı, Her Türlü Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması Sözleşmesini (CEDAW) etkin bir şekilde uygulayın. Resmi kurum ve kuruluşların ve çalışanların görevlerini yerine getirmelerini sağlayın.

Toplumu ayrıştırıcı, kutuplaştırıcı şiddet politikalarından ve şiddet dilinden bir an önce vazgeçin. Kadına, okulda, sokakta, evde, işte ikinci sınıf muamelesi yapmayın, kadını, güçlendiren mekanizmaları işletin.
Sadece Akit, Yeni Şafak gibi gazetelere değil; tüm basına kadın cinayetlerini haberleştirirken dilinize, üslubunuza dikkat edin diyoruz.
Kadını değil, katili mercek altına alın. Kadının değil, katilin resmini ifşa edin. Kadının kiminle hangi saatte nerede olduğu gibi cinayeti örtbas eden, toplumun algısını çarpıtan, magazinel ve gerçek olmayan bilgileri yayınlamayın. “Kıskandığı için, gururu incindiği, erkekliğine laf edildiği için öldürdü" gibi cümleler kurmayın. Cinayetin sorumlusu olarak cinnet, kıskançlık, öfke, namus, iflas, psikolojik sorun gibi cinayeti 'haklı' gibi gösteren ve meşrulaştırmaya çalışan ifadelerden sakının. Bu bahanelerin 'haksız tahrik indirimi' talebiyle mahkemeye delil olarak gösterilebildiğini de unutmayın. Kadın cinayetlerin durdurulmasında veya gerekçelendirilmesinde sizlerin de sorumluluğu var. Zira Bensu için ilk çıkan haberler gerçekten uzaktı. Diğer kadın cinayetlerini veren birçok haber gibi. Buradan medya ve basına sesleniyoruz; bu tarzınız hem ataerkil zorbalığa çanak tutmaktır; hem de katledilen kadınların sevdiklerinin acısını daha da arttırmaktadır. Bu yanlı tutumdan ve sorumsuzluktan bir an önce vaz geçin.

Başta yetkililer olmak üzere, herkese bir daha hatırlatmak istiyoruz: Hayatı biz var ediyoruz, biz doğuruyor, biz besliyor, biz bakıyor, biz sarıyor, biz emek veriyoruz. Bizi yok saymaya, yok etmeye, haklarımızı gasp etmeye, canımızı yakmaya hiç kimsenin hakkı yok. Hayatlarımıza, bedenimize, kimliğimize sahip çıkmaya devam edeceğiz. İsyandayız... Haklıyız.... Kadınlar birlikte güçlüyüz...”
DAVANIN TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ
Okunan açıklamanın ardından söz alan CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka, acılı aileye başsağlığı dileyerek, siyaset yapmak için Güllük’te bulunmadığına dikkat çekerek, “Bu davanın takipçisi olacağız” dedi.

 

WhatsApp Image 2021-03-18 at 21.19.30.jpeg

 

WhatsApp Image 2021-03-18 at 21.19.30 (1).jpeg

 

WhatsApp Image 2021-03-18 at 21.29.19.jpeg

 

WhatsApp Image 2021-03-18 at 21.29.19 (2).jpeg

 

WhatsApp Image 2021-03-18 at 21.29.18.jpeg

 

WhatsApp Image 2021-03-18 at 21.29.18 (1).jpeg

 

WhatsApp Image 2021-03-18 at 21.29.17.jpeg

 

WhatsApp Image 2021-03-18 at 21.29.17 (1).jpeg

 

WhatsApp Image 2021-03-18 at 21.19.32.jpeg

 

WhatsApp Image 2021-03-18 at 21.19.31.jpeg

 

WhatsApp Image 2021-03-18 at 21.19.31 (1).jpeg

 


  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN
Sancar Kavruk ve Yahya’Milas’taÖnceki Haber

Sancar Kavruk ve Yahya’Milas’ta

Emlak sektöründe hukuk ve yasadışı denetlemelere karşı uyarı!Sonraki Haber

Emlak sektöründe hukuk ve yasadışı denet...

Yorum Yazın

Başka haber bulunmuyor!

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar